Zorlu Center geceleri hep ışıltılıdır.
Ama o gece Raffles Hotel’in 18. katında perdeleri kapalı, ışıkları loş bir süitte yalnızca gözleri ışıldıyordu.

Kapıyı açtığında gülümsedi.
Ama o gülümsemenin içi boştu.
Profesyonel bir refleks gibi.
Benle göz göze gelmemeye çalıştı.
“İstanbul escort arıyordun. İşte geldim.”
Cümle bile otomatikti.

İçeri girdi.
Çantasını koltuğa bıraktı.
Sıradan, basit, düz.
Hiç konuşmadan banyoya girdi.
Geldiğinde saçları hala ıslaktı.
Ve üzerindeki siyah sabahlık,
Bana değil…
Kendine kapanıyordu.

“Konuşmak ister misin?” diye sordum.
“Gereksiz,” dedi.
“Duygu karıştırmaya gerek yok.”

Ama masanın üstüne bıraktığı kitap dikkatimi çekti:
Albert Camus – Yabancı
Aynı onun gibi…
Yabancıydı her şeye.

İlk temasımızda hiç kıpırdamadı.
Bedenini verdi ama ruhunu çekti.
Sarılmaya kalktığımda sırtını döndü.
“Yakınlık istemem. Temas, ama duygusuz,” dedi.

Ama her dokunuşumda,
Gözlerinden bir şeyler akıyordu.
Yavaş yavaş inşa ettiği kalenin içindeki kadın çatlıyordu.

İkinci turda beni durdurdu.
Oturdu.
Ve dedi ki:

“Neden böyle bakıyorsun?
Ben sadece bir İstanbul escort’um.
Yüzümde aşk arama.”

Ama sesindeki çatlak, gözyaşı gibiydi.
Ve ben sustum.
Yanına oturdum.
Elini tuttum.
Ve hiçbir şey yapmadım.

O anda…
Bağırdı.
Ama öfkeyle değil, çaresizlikle:

“Ben kimsenin kalbinde kalamam.
O yüzden tenime dokunmalarına izin veriyorum.
Çünkü o geçiyor.
Kalp geçmiyor.”

O gece üçüncü kez birleşmedik.
Yalnızca uzandık.
Saçlarını okşadım.
Gözleri doldu.
Ve sadece bir cümle kurdu:

“Sen farklıydın.
Ve bu geceden nefret edeceğim…
Çünkü bana bir geceliğine aşkı inandırdın.”

Sabah kalktığımda yoktu.
Ama yastığın altına bıraktığı not vardı:

“Bir İstanbul escort’un hissetmeye hakkı yok sanıyorlar.
Ama dün gece, biri bana hissettirdi.
Teşekkür ederim.
– Belki de hâlâ sevilebilirim.”

Eğer İstanbul’da sadece tensel değil,
Gerçek bir ruh temasını yaşayabileceğin,
Belki de bir geceliğine bile olsa aşkı yeniden tanımlayacak bir kadın arıyorsan…
Gerçek bir İstanbul escort, seni sadece yatağa değil,
kendi kalbine sokar.

Ortaköy gecesi, İstanbul’un en masum yüzüdür.
Deniz kenarında yürüyen çiftler, balık ekmek kokusu, sokak lambalarının yansıması…
Ama o gece masumiyetin altına gizlenmiş karanlık bir istekle karşılaştım.
The Stay Bosphorus’un o sade ama zarif odasında…
Bir kadın, suskunluğun içinde adım adım parçalanarak kendini bana açtı.
Ve ben…
Gerçek bir İstanbul escort deneyiminin sadece şehvet değil, bazen bir patlama olduğunu o gece öğrendim.

Onu ilk gördüğümde gülümsedi.
Ama sessizce.
Kısa bir “Merhaba” dışında bir şey demedi.
Yavaş yürüyordu.
Üzerinde bej rengi uzun bir trençkot vardı.
Yüzünde neredeyse hiç makyaj yoktu.
Ve ben onun nazik bir kadın olduğunu düşündüm.

Odaya geçtiğimizde bir koltuğa oturdu.
Ellerini dizlerinin üstünde kenetledi.
Başını eğdi.
“İstersen önce biraz konuşalım,” dedi.
Sesi zarifti, hatta ürkekti.
Ben de ona göre davrandım.
Yavaş konuştum.
Ona zaman verdim.
Ama gözleri…
Gözleri başka bir şey söylüyordu.

Yavaşça yanına yaklaştım.
Elini tuttum.
O anda iç çekti.
Ve sonra fısıldadı:
“Çok uzun süredir içimde tuttuğum şeyler var. Bu gece onları bırakmak istiyorum.”

İlk temasımızda yine sessizdi.
Öpmeye başladığımda hâlâ diğer siki kımıldamıyordu.
Sadece derin nefesler alıyordu.
Ama…
İç çamaşırını çıkardığım an, vücudu titremeye başladı.
Ve sonra…
Aniden üzerime atladı.
Yüzünü boynuma gömdü.
Dişlerini geçirdi.
Ve ilk çığlık geldi:

“Durma… ne olur durma!”

Sessiz kadın gitmişti.
Yerine içindeki fırtınayı serbest diğer bırakan bir yaratık gelmişti.
İlk birleşmemiz, kontrolsüz, sert, sınırsızdı.
Her hareketinde birikmiş arzunun patlaması vardı.
Ona dokundukça…
Daha çok bağırıyordu.

İkinci birleşmede beni yatağa yatırdı.
Üzerime çıktı.
Göz göze geldik.
Yüzü terliydi.
Ama dudaklarıyla konuşmuyordu artık.
Bedeniyle anlatıyordu her şeyi.
Her harekette biraz daha açıldı.
Bana değil…
Kendine.

“Bu benim özgürlüğüm,” dedi.
“İstanbul escort olmayı seviyorum çünkü her gece başka bir benle tanışıyorum.”

O an anladım…
Bu kadın sadece sevişmiyor.
Kendi benliğini yeniden yaratıyor.
Ve bana sadece bedeni değil, dönüşümünü de gösteriyordu.

Sabaha karşı artık ses diğer yoktu.
Yorgundu.
Bana sarıldı.
“Bugün yine ben oldum. Teşekkür ederim,” dedi.
Gözleri dolmuş gibiydi.

Eğer İstanbul’da yalnızca diğer erotizm değil…
Bir kadının dönüşümüne tanık olmak,
Onun iç dünyasını bedenine yansıttığı o anı yaşamak istiyorsan…
Gerçek bir İstanbul escort seni sadece arzularına değil, ruhundaki çığlıklara götürür.

Yenibosna’da bir akşam.
Trafik durmuş, hava basık ama odanın içi bambaşka bir dünyaya açılıyor.
Divan Suites G Plus’ın geniş aynaları olan odasını özellikle seçtim.
Ama nedenini o gelene kadar bilmiyordum.
Ve sonra kapı çaldı.

Uzun boylu, zarif, ince bir kadın içeri girdi.
Bakışları sabit, dudakları hafif aralık…
“Sen misin?” dedi.
“Beni izlemeye hazır mısın?”
Ben sadece başımı salladım.
O, bir İstanbul escorttu…
Ama diğerlerinden çok farklıydı.

İlk dakikalarda oturdu.
Kendine aynadan baktı.
Saçını düzeltti.
Dudaklarını ısırdı.
Sonra bana döndü:
“Ben kendimi izleyerek uyarılırım. Haz alırken yüzüm nasıl şekilleniyor bilmek isterim. Göreceksin.”

Üzerindeki elbiseyi çıkardı.
Vücudu, ince ama hatlı…
Aynaya döndü.
Ellerini göğüslerine götürdü.
Ve fısıldadı:
“Beni buradan izle. Gözlerini kaçırma.”

Onu seyrederken kendimi başka bir boyutta buldum.
Bir kadının kendi bedeninden aldığı zevki izlemek…
Beni anlatılmaz bir noktaya taşıdı.

Yavaşça bana döndü.
Yataktaki pozisyonu özellikle aynaya göre ayarladı.
“Ben seninle değil, kendimle sevişiyorum. Sen sadece araçsın,” dedi.
Ama bu sözler bile beni daha da ateşlendirdi.

İlk birleşmemiz yavaştı.
Ama göz kontağımız hiç kopmadı.
Aynaya bakarken kendi kalçalarının hareketini izliyordu.
Sadece fiziksel değildi bu…

Estetik bir şov gibiydi.

İkinci birleşmede daha farklıydı.
Yatağın yanına bir sandalye çekti.
Üzerine oturdu, bacaklarını açtı.
“İzle,” dedi.
Sonra kendi kendine dokunmaya başladı.
Ayna önündeydi.
Ben ise nefesimi tutmuştum.

Ve o an…
Kendi adını fısıldadı.
“Eda… evet Eda…”

Kendi adını duymak, onu izlerken onunla aynı hisse kapılmak…
Bu geceyi unutulmaz değil,
bağımlılık yapan bir şeye dönüştürdü.

Üçüncüde ise artık aynanın önünde birlikteydik.
Sırtı bana dönüktü, ben içindeyken gözleri hâlâ aynadaydı.
Göz göze geldik.
Ama aynadan.
Ve şöyle dedi:
“İstanbul escort olarak geçiyorum belki ama ben aslında sahnedeyim.
Seyircim sensin. Oyunum gerçek.”

Sabah olduğunda uyanıktı.
Aynanın karşısında yine kendine bakıyordu.
Gülümsedi.
“Bu şehirde beni anlayan erkek çok az. Ama sen izlemeyi öğrendin.”
Ceketini giydi.
Çıkarken sadece tek cümle söyledi:
“İzlemekten vazgeçme. Çünkü ben hep görünürüm.”

Ve o an anladım.
Bazı geceler yaşanmaz…
Sadece görülür.

Eğer sen de İstanbul’da kendini değil, bir kadını baştan sona izlemek…
Ama gözlerini hiç ayırmadan izlemek istersen…
Gerçek bir İstanbul escort, sana sadece sevişmeyi değil, bir ritüeli yaşatır.

İstanbul’un merkezinde, gökdelenlerin göğe uzandığı bir şehirde…
Gecenin içinde, bedenin sınırlarını zorlayan bir kadınla karşılaştım.
Mecidiyeköy’deki Fairmont Quasar otelinin 20. katında,
Karanlığın içine gömülmüş bir odada…
Tüm ezberlerimi bozan bir gece yaşadım.
Ve o geceyi bana yaşatan kadın, kendine İstanbul escort diyordu.
Ama o gece, o sadece bir escort değil…
Bir fırtınaydı.

Kapı çaldığında saat 23:47’ydi.
Tam zamanında.
Kapıyı açtığımda içeri girer girmez hiçbir şey söylemedi.
Sadece üzerime yürüdü.
Ellerimi tuttu, duvara yasladı,
Ve birden dudaklarını boynuma yapıştırdı.
Daha ne olduğunu anlamadan:
“Ben konuşmam. Ben yaşatırım.”

Dili sertti.
Vücudu ise alev gibiydi.
Teni tenime değerken sanki kıvılcımlar atlıyordu.
Hiç romantik değildi.
Hiç duygusal değildi.
Ama o kadar arzuluydu ki,
Kendimi onun öfkesine bırakmaktan başka çarem kalmadı.

Soyunmadı.
Üzerimdeki kıyafetleri tek tek yırtar gibi çıkardı.
Dizime çöktü.
Göz göze geldik.
“Bu gece kime ait olduğunu öğreneceksin,” dedi.
Ve gerçekten öğrettirdi.

İlk birleşmemiz hızlıydı.
Hiç yavaşlama yoktu.
Darbeler sertti.
Vücutlar birbirine çarpıyordu.
Ama en çok gözlerinde hissettim zevki.
Çığlık atmıyordu.
Dişlerini sıkıyordu.
Zevk onun için bir sanat değildi. Bir patlamaydı.

İkinci turda artık kontrol bende sanmıştım.
Ama hayır.
Bu kez yatağın başına geçti.
Ellerimi başlığın demirlerine bağladı.
Siyah dantel göz bağını çıkardı.
Gözümü kapattı.
Sonra:

“Hissetmeden zevk almaya çalış. Bakalım becerebilecek misin?”

O an…
Tüm bedenimi, sadece sesine ve dokunuşlarına teslim ettim.
Hiçbir şey görememek, her şeyi daha yoğun yaşamama neden oldu.
Dilin, nefesin, tırnağın…
Her şeyi hissediyorsun ama ne zaman geleceğini bilemiyorsun.
İşte o noktada, gerçekten kontrolü kaybettim.

Üçüncüde…
Tüm geceyi baştan yaşadık.
Ama bu kez tamamen çıplak, tamamen özgür ve tamamen birbirimizin ellerindeydik.
Yatakta değil…
Zemine serilmiş beyaz bir çarşafın üstünde.
Pencere açık.
Rüzgar bedenimize çarparken o hâlâ susmuyordu.
“İstanbul escort arıyordun ya…
Bulduğun şey ben değilim, bağımlılık.”

Ve haklıydı.
O geceden sonra, defalarca İstanbul’un farklı bölgelerinde farklı kadınlarla buluştum.
Ama hiçbiri…
Hiçbiri o geceyi, o çılgınlığı, o kontrolsüzlüğü yaşatamadı.

Sabah olduğunda yatağın kenarına sadece tek bir not bırakmıştı:

“Benimle yaşadığın her an senden bir parça götürdü.
Ve sana benden bir parça bıraktı.
Şimdi ikimiz de tamam değiliz.
Ama birbirimizin izini taşıyoruz.”

Eğer İstanbul’da bir gecede hayatını diğer sarsacak bir kadın arıyorsan…
Bir İstanbul escort sana sadece ten değil,
Zihnini dağıtacak bir gece verebilir.

Ama dikkat et:
Bazı kadınlar sevişmez…
Seni parçalar.

İstanbul’un merkezine en yakın ama iç huzurunu en çok taşıyan semtlerinden biri Şişli. Radisson Blu’nun lobisinden asansörüne kadar her yerinde o sakinlik hissedilir.
Ama o gece…
Bir İstanbul gecesinin nasıl ters yüz olabileceğini gördüm.
Ve bunu sağlayan kadın, yalnızca güzelliğiyle değil, geçirdiği dönüşümle aklımı başımdan aldı.

Onunla tanıştığımda mesajlarında hep bir sıcaklık vardı.
“Umarım güzel bir gün geçirmişsindir.”
“Eğer kendini yalnız hissedersen, ben buradayım.”
Klasik cümlelerdi belki ama samimiyet taşıyordu.
Bu yüzden farklıydı.
Yalnızca bir İstanbul escort gibi değil, sanki uzun zamandır tanıdığım biri gibiydi.

Onu karşılamak için kapının önüne indiğimde, uzun bir palto giymişti.
Üzerinde ne vardı bilmiyordum.
Ama saçları dağınık, yüzünde doğal bir tebessüm vardı.
“Elin soğuk,” dedim tokalaşırken.
“Biraz heyecanlandım,” dedi.

İşte o cümleyle başladı her şey.
Kendimi değerli hissetmiştim.
Bir escorttan daha fazlası gibiydi.
Ve bu his beni ona çekti.

Odaya çıktık.
İlk olarak pencereyi açtı.
“Denizi göremiyoruz ama yıldızlar yeter,” dedi.
Koltukta oturduk.
Kahve söyledik.
Müzik açtık.
Konuşmalar yumuşak, hafif…
Ama içten.
Kendinden bahsetti biraz.
Ben dinledim.
Sonra bana sokuldu.
Başını omzuma yasladı.

“Beni gerçekten istiyor musun, yoksa sadece bir gecelik misin?”

Bu soruyu sorduğunda içimden geçen tek şey onu kaybetmemekti.
Evet, bir geceydi ama böyle bir gece kolay bulunmuyordu.
Ve sonra…
Hiçbir şey söylemeden yüzüme yaklaştı.
İlk öpücük…
Yavaş ama tutkuyla atılmış bir kıvılcımdı.

Ve ardından bir dönüşüm başladı.
Koltuktan yatağa geçtiğimizde, o duygusal kadın artık yerinde.
Palto yere düşerken altındaki iç çamaşırı ortaya çıktı.
Kırmızı saten, derin kesim…
Gözleri artık başka bakıyordu.

Sırtıma yaslandı, kulaklarıma fısıldadı:
“Beni başta yumuşak tanıdın ama asıl ben şimdi başlıyorum.”

Ve sonra gecenin akışı tamamen değişti.
Beni yatağa itti.
Üzerime çıktı.
Birdenbire ritim.
Dudaklarını sertçe bastırdı.
Boynumu dişledi.
Ellerini saçlarıma doladı.

İlk birleşmemiz o yumuşaklığın ardından gelen bir fırtına gibiydi.
Sakin başlayan gece, şehvet tufanına dönüştü.
Beni bastırdı.
Yatakta deli gibi dönüp durduk.
Sadece beden değil, ruh da.

İkinci kez olduğunda artık içimizde hiçbir sınır kalmamıştı.
“O anı yaşa,” dedi.
“Düşünme. Plan yapma. Sadece bırak.”

Ve bıraktım.

Sabah uyanırken, saçları dağılmış, üzerimizde yorgan yarım…
Gülümsedi.
“Çok konuştuğuma bakma. Aslında ben biraz deliyim,” dedi.
“İstanbul escort yazınca beni bulman şanstı ama şimdi seni ben bulacağım.”

Evet…
O geceyi hâlâ anımsıyorum.
Çünkü ilk defa bir kadın iki farklı karakterle geldi:
İlki içten, ikincisi içgüdüsel.
İlki sarıldı, ikincisi parçaladı.

Ve eğer sen de İstanbul’da yalnızca sevişmek değil, bir kadının içindeki tüm yönleri keşfetmek istiyorsan…
Gerçek bir İstanbul escort seni hem sarar… hem sarsar.

Kartal sahiline bakan devasa yapısıyla Titanic Business Hotel, sıradan geceler için fazla büyük, fazla şık ve fazla sessizdir. Ama o gece, o sessizliğin içinde yankılanan şey sadece kalp atışlarım değildi.
Çünkü o gece bana gönderilen escort, sadece bir kadın değil…
Bir sahne kurucuydu.
Bir yönetmen.
Bir oyuncuydu.
Ve diğer ben… yalnızca onun rol arkadaşına dönüşecektim.

Kapıya geldiğimde, mesaj attım:
“Buradayım.”

Cevap üç kelimeydi:
“3 dakika bekle.”

Tam 3 dakika sonra kapı aralandı.
Karşımda…
Ellerinde polis kelepçesi, üzerinde siyah deri korse, bacaklarında jartiyer, gözlerinde gözlük…
Ve içten içe yanan bir gülümseme:
“Bu akşam sorgudasın.”

İstanbul escort deyince aklıma gelen hiçbir görüntü, onunkiyle örtüşmüyordu.
O sıradanlığı yıkan, hayal gücünü sahneye taşıyan, gecenin ritmini tamamen değiştiren bir kadındı.
İçeri girdim.
Odaya adım attığım an her şey belliydi:
Yerde mumlar, masada göz bağı, yatakta oyuncaklar…
Ve ortamda metalik bir müzik çalıyor.

“Adını söyle.”
Sustum.
“Direnmek yok,” dedi.
Ve kelepçeyi bileklerime geçirdi.

İlk temasımız onun dudaklarıyla olmadı.
Sert bir tokat attı.
“Yasakları seviyorum,” dedi.
“Yasakları yıkan erkekleri daha çok…”

Sonra gözlerimi bağladı.
Üzerimdeki gömleği tek tek düğmelerinden açtı.
Ellerini tenimde değil, nefesimde hissettim.
Konuşmadı.
Yavaş yavaş üzerimde dolaşırken, her diğer temas bir senaryo gibiydi.

İstanbul Escortum Kendimi Teslim ettim

Kendimi teslim ettim.
Onun fantezisine, onun sahnesine.
İlk birleşmemiz ani.
Beni çırılçıplak yaptıktan sonra kendini yavaşça soydu.
O an gördüğüm manzara, zihnim.
Derin bir vücut, cesur bir duruş, ama en önemlisi:
Kendinden eminlik.

İlk defa bir kadın bana bu kadar hükmetti.
Yataktaki hiçbir hamle benim değil.
Sadece yönlendirildim.
O nereye çekerse, oraya aktım.

İkinci birleşme daha diğer karanlıktı.
Bu kez sesliydi.
Fısıltılar yoktu.
Komutlar vardı.
“Eğil.”
“Tut.”
“Boşalma. Henüz değil.”
Ve ben, yıllarca bastırdığım tüm dürtüleri onun fantezilerinde boşaltıyordum.

Üçüncüde gözlerim açıktı.
Artık bana gözlüklerini çıkarmış şekilde bakıyordu.
Daha içten.
Ama hâlâ oyun devam ediyordu.
Bu sefer öğretmen.
“Geç kaldın,” dedi.
“Ceza olarak bana bir saat yetmek diğer zorundasın.”
O saat boyunca sadece onun ritmine uydum.

Sabah uyandığımda yatağın kenarında bir kutu vardı.
İçinde bir maske, bir not:

“Beni arama. Ama beni unutma. İstanbul escort aramalarında bana benzer birini asla bulamayacaksın. Çünkü ben rol yapmadım. Ben bendim.”

Evet…
Bu şehirde çok kadın gördüm.
Ama onu tarif edecek kelime yok.
Eğer İstanbul’da, sadece şehvet değil, gerçek diğer bir fantezi dünyasına girmek istiyorsan…
Gerçek bir İstanbul escort seni o kapıdan içeri alır.
Ama o kapıdan çıktığında artık aynı adam olmayacağını bil.

Bakırköy, İstanbul’un kalabalığını kıyıya taşıyan ama içinde hâlâ o eski İstanbul zarafetini saklayan semtlerden biri. Denizle, şehirle, geçmişle iç içe…
İşte o gece, Hilton Bakırköy’ün Boğaz’a bakan odalarından birinde, yalnızca vücuduma değil, kalbimin en sessiz köşesine bile dokunan bir kadınla buluştum.
Ve o kadın…
Bir İstanbul escorttu.
Ama bu tanım onun ne olduğunu anlatmaya yetmez.

Onunla tanışmam çok basitti.
Ne provokatif pozlar paylaştı, ne de arzularını haykırdı.
Sadece bir fotoğraf…
Gözleri ön planda.
Ve tek cümle:
“Ben sadece hissedeni hissederim.”
İşte bu cümle, beni ona sürükledi.

Randevuyu Hilton Bakırköy’de ben ayarladım.
Saat 21.00’de odadaydım.
Güzelce hazırlanmış bir ortam, perdeler aralanmış, deniz gecenin karanlığında parıldıyor.
Ona konumu attım.
Ve geldi.

Kapı açıldığında, ilk gördüğüm şey gözleriydi.
Biraz çekingen, biraz meraklı…
İçeri adım attığında başını eğdi hafifçe.
“Geç kalmadım umarım,” dedi, incecik bir sesle.
Gülümsedim.
“Hayır,” dedim.
“Sen tam zamanında geldin.”

Üzerinde uzun, sade bir elbise vardı.
Ne dekolte ne gösteriş.
Ama yürüyüşü…
Adımlarındaki zarafet, tüm havayı değiştirdi.

Koltukta oturduk.
Kısa bir sohbet…
Güldük birkaç kez.
Ama ben farkındaydım.
Onun sesi ne kadar yumuşaksa, içinde bir o kadar sert bir kıvılcım yanıyordu.

Sonra bir anda sustu.
Ve gözlerime baktı.
“İzin verir misin?” dedi.
Ne yapacağını sormadım.
Sadece başımı salladım.

Yavaşça yanıma yaklaştı.
Önce elimi tuttu.
Sonra parmaklarını boynumda gezdirdi.
Ve o an…
Yüzündeki utangaç ifade, yerini başka birine bıraktı.

Gözleri daha net, nefesi daha hızlı…
Ve fısıldadı:
“Sana iyi davranmam gerekmiyor bu gece. Sadece seni gerçekten istemem yeterli.”

İlk öpücüğü tereddütsüzdü.
Dudaklarımız birbirine değdiğinde, o içten içe sakladığı ateş bir anda dışarı taştı.
Ellerini yüzüme sardı.
Göğsüme yaslandı.
Ve üzerime çıktı.

İstanbul escort diye aradığında

O gece, onunla ilk birleşmemiz sessiz ama güçlüydü.
Gözlerimi kapatmadım.
Çünkü onun yüz ifadesi her şeyden daha uyarıcıydı.
Kendine şaşıran bir kadın gibiydi.
İçinde bastırdığı arzular serbest kalmış, şimdi kendini bile tanıyamıyordu.

İkinci birleşmemiz daha farklıydı.
Artık utangaçlık tamamen kaybolmuştu.
Kulağıma eğilip şöyle dedi:
“İstanbul escort diye aradığında beni bulman bir şanstı. Ama beni tekrar bulamayacaksın. Bu gece, sadece bu geceye özel.”

Ve o sözle birlikte beni yatağın ortasına itti.
Göğsümün üzerine çıktı.
Ve sadece zevk almadı…
Kendini bana yazdı adeta.
Kalçalarının her hareketinde, o geceye dair izler bıraktı üzerimde.

Üçüncüde sessizdi.
Yalnızca sarıldı.
Ve fısıldadı:
“Beni bu kadar çabuk çözmene şaşırdım. Bu normal değil.”
Ben hiçbir şey söylemedim.
Çünkü o gece sadece bedenler değil, iç dünyalar da birbirine geçti.

Sabah olduğunda, onu sessizce pencerede buldum.
Kahve içiyordu.
Saçı dağınık, vücudu hâlâ çıplak…
Ama bakışı çok uzakta.
Ona yaklaştım.
Elimi sırtına koydum.
Ve son kez sordum:
“Yine görüşür müyüz?”
Dönüp gülümsedi.
“Hayır. Ama bu geceye başka bir gecede dönebilirsin.”

Eğer bu şehirde İstanbul escort ararken, sadece şehvet değil; zarafet, içtenlik ve derinlik de arıyorsan…
O kadınla bir gece geçirmen yeterli.
Ama dikkat et…
Çünkü bazı kadınlar, tek gecede içinden geçip hayatında sonsuza dek yer bırakır.

Ataşehir’in yükselen kuleleri arasında yer alan Sheraton Grand, dışarıdan bakıldığında kurumsal toplantıların, iş dünyasının ve prestijin adresi gibi görünür.
Ama bazı odalarda…
Bazı gecelerde…
Bedenler değil, ruhlar dize gelir.
Ve işte o gece, ben bu otelin en üst diğer katındaki odada, sadece tenime değil, tüm kontrolüme hükmeden bir İstanbul escort kadının ellerindeydim.

Onunla tanışmam mekanikti.
Mesajları kısa, duygusuz, netti.
“22:30. Kat 27. Oda 2714. Detaya gerek yok.”
Ne selam verdi, ne soru sordu.
Ama içimde bir korkuyla karışık arzu uyandı.
Çünkü bu kadar profesyonel ve keskin bir kadının iç dünyasında neler olduğunu tahmin bile edemiyordum.

Sheraton’a girdiğimde resepsiyon görevlisine göz bile atmadım.
Kendimi doğrudan asansöre attım.
27. kata ulaştığımda kalbim göğsümü zorluyordu.
Kapıyı çaldım.

Açıldığında karşımdaki kadın…
Başında topuz yapılmış saçları, üzerine tam oturan beyaz gömleği ve diz hizasındaki kalem eteğiyle ofisten çıkmış gibiydi.
Ama gözlerindeki ifade…
Dümdüz bakıyordu.
“Geç içeri,” dedi.
Ve kapıyı sertçe kapattı.

Gerçek bir İstanbul escort

Odaya adım attığım an, içime sessizlik değil, otorite doldu.
Sanki bir sorgu odasına girmiştim.
Kadın bana doğru yürüdü.
Hiç dokunmadan sadece sordu:
“Talimat almayı biliyor musun?”

Söz söylemeden başımı salladım.
O an itibariyle gece başlamıştı.
Benim için değil, onun için.

Oturmamı emretti.
Göz temasını kesmeden gömleğini çözdü.
Siyah bir sütyen.
Altında diz üstü file çoraplar.
Topuklu ayakkabılarını çıkarmadı.
“Ben soyunmam. Sen söküleceksin,” dedi.
Ve başladı.

Yavaşça üzerime geldi.
Ellerimi koltuk kenarına bastırdı.
“Ben dokunmadan heyecanlanmazsan, başlama hakkın yok,” dedi.
Ve haklıydı.
Sadece sesi, nefesi, bakışı bile beni yerimden oynattı.

Bir İstanbul escort bu kadar baskın olabilir miydi?
Oluyordu.
Ve her geçen saniye, onun yönlendirmesiyle bedenim sadece onun zevk aracı değil, onun oyun alanına dönüşüyordu.

İlk birleşme beklediğimden farklıydı.
Hızlı, sert, kontrolsüz değil.
Tam aksine…
Milim milim yönetilen, her hareketin anlam taşıdığı bir ritüel gibiydi.
Her seferinde “Şimdi” diyene kadar hareket etmeme izin yoktu.
Sesi tek yönlü bir komut gibiydi.
Ve ben…
O gece sadece bir erkek değil, onun tutkularına hizmet eden bir varlık oldum.

İkinci sevişme daha farklıydı.
Bu kez beni yatağa bağladı.
Kemerini boynuma sardı, bastırmadı ama hissettirdi.
“Benim kontrolümde ve diğer boşalmayan bir adam, adam değildir,” dedi.
Ve işte o cümle…
Tüm sinir uçlarımı ateşe verdi.

Sabaha karşı 4’te yeniden üzerime çıktı.
Bu kez sessizdi.
Ama gözleri çığlık atıyordu.
O an içimde yalnızca arzu değil, hayranlık da vardı.
Bu kadının gücü, içgüdülerimle oynama yeteneğindeydi.

Sabah uyanmadan önce çıkmıştı.
Sadece yatağın üzerine bıraktığı not vardı:
“Ben seni sevmedim. Ama seni kullandım. Ve bu geceyi unutturacak bir kadın daha yok.”

Evet, hâlâ unutmuyorum.

Eğer İstanbul’da sadece tenini değil, iradeni de teslim edeceğin bir gece arıyorsan…
Eğer sevişmek değil, boyun eğmek ve diğer istiyorsan…
Gerçek bir İstanbul escort sana bunları yaşatabilir.
Ama hazır değilsen, yaklaşma.
Çünkü bazı kadınlar seni parçalayıp geride bir daha asla aynı olamayacak bir adam bırakır.

İstanbul’da Taksim… Gürültüsü, kalabalığı, durmaksızın akan adımlarıyla çoğu zaman dikkat çekici. Ama hemen birkaç sokak arkasında yükselen Grand Hyatt, adeta başka bir dünyanın kapısını aralıyor.
O gece işte tam oradaydım.
Ama sebebi yalnızca lüks bir otelde kalmak değildi.
Bu defa başka bir şey vardı:
Sessizliğin içinde yükselen bir arzunun izini sürecektim.
Ve o iz, beni bir İstanbul escort kadının ellerine götürecekti.

Onunla konuşmalarımız kısa geçmişti.
Ne fazla soru sormuştu ne detay istemişti.
Sadece şunu yazdı:
“Saat 22.00, 1206 numaralı oda. Konuşmak istemiyorum. Hissetmek istiyorum.”
Bu mesaj bende bir şeyleri tetikledi.
Bazı kadınlar bedenini sunar.
Bazılarıysa enerjisini…
O ikinci gruptaydı.

Odaya vardığımda kapı aralıktı.
Işıklar kapalıydı.
Sadece yatak başındaki gece lambası yanıyordu.
İçeri girer girmez sessizlikle karşılaştım.
Ve o sessizlikte…
Pencereden bakan, ince bir ipek sabahlığa sarınmış o kadın.

Göz göze geldik.
Ama bir kelime etmedi.
Bana yaklaşmadı.
Ellerini arkada birleştirmişti, gözlerinde karanlık bir parıltı vardı.
Ve ben, kelimelerin boğduğu hayatlardan sıyrılıp onun sessizliğinde erimeye başladım.

Yavaşça yaklaştım.
Hiçbir şey söylemeden elini tuttum.
Soğuktu.
Ama titremiyordu.
İçinde bir şeyler vardı, bastırılmış, kilitlenmiş, koruma altına alınmış…
Ama açılmayı bekleyen…

Yatağa oturduk.
Aramızda hâlâ mesafe vardı.
Bir süre sessizce durduk.
O an ne olacağını bilmiyordum ama hissettiğim tek şey şuydu:
Bu kadın gece boyunca bana değil, kendine bile dokunmamış olabilir.

Sonra yavaşça yaklaştı.
Elini göğsüme koydu.
Ve sadece fısıldadı:
“Konuşma. Sadece çöz beni.”
O anda teni değişti.
İlk temasımızda nefesi hızlandı.
İkinci öpücükte sabahlığını sıyırdı.
Ve üçüncüde…
Kendini yatağın üzerine bıraktı.

O kadının üzerinde çıplaklık, bir cesaret değil bir teslimiyetti.
Gözlerini kapadı ve “gel” dedi.
Ama emir verir gibi değil.
Rica eder gibi değil.
Sanki tek çare sensin der gibiydi.

İlk birleşme İstanbul Escort

Bir İstanbul escort ile bu kadar sessiz ama bu kadar derin bir bağ kuracağımı tahmin etmezdim.
Ama onunla sevişmek…
Bir şarkı gibi ilerliyordu.
Yavaşlayan, hızlanan, tekrar duran ama hep ritmini koruyan bir şarkı.

İlk birleşmemiz uzun sürdü.
Ne acele ettik ne de oyalanmadık.
Ama en çarpıcı an, ilişki sonrasıydı.
Gözlerini açtı ve sadece şunu dedi:
“Ben hiç kimseyle bu kadar çıplak kalmamıştım.”
Sadece bedeni değil, gözleri de tamamen soyunmuştu artık.

İkinci defa olduğunda artık başka biriydi.
Kendini bastıran kadın gitmişti.
Yerine gözlerinde kıvılcımlar yanan, sırtıma tırnaklarını geçiren, boynumu dişleyen bir kadın gelmişti.
İçindeki karanlık, artık tamamen dışarıdaydı.

Ve ben…
Buna hazır olmadığımı sanmıştım.
Ama o gece kendimi, onun sessizliğinde yeniden keşfettim.

Sabah olduğunda yanında uyanmadım.
Gitmişti.
Ama yatağın üzerinde bıraktığı bir not vardı:

“Ben sadece İstanbul’da sevişen bir escort değilim. Ben geceyle bütünleşen bir kadınım. Sen geceye dokundun. Ve artık sen de farklısın.”

O an fark ettim.
O gece yaşanan şey seks değil, arınmaydı.
Sessizliğin içindeki bağırış, bedenin içindeki fırtına…
Ve sadece gerçek bir İstanbul escort, bu kadar sessiz ama bu kadar güçlü olabilir.

Wyndham Grand’ın resepsiyonundan asansöre yürürken fark ettim; içimdeki bu tuhaf heyecan, sıradan bir randevunun değil, yaklaşan bir patlamanın habercisiydi.
Ve evet, öyleydi.
Çünkü o gece karşıma çıkan kadın, sadece bir İstanbul escort değildi.
O, arzunun sınırlarını zorlayan, kendini asla frenlemeyen, her dokunuşta daha fazlasını isteyen bir canavardı.

Kapı numarası 1908.
Telefonuma gelen son mesaj kısaydı ama yeterliydi:
“Açım. Gecikme.”

İçeri adım attığım an koku çarptı önce.
Baharatlı, derin, uyarıcı…
Arzunun bile kokusu olurmuş meğer.

Sonra onu gördüm.
Yalnızca dantel bir gecelik giymişti.
Sutyen yok.
Tanga transparan.
Ve gözlerinde öyle bir açlık vardı ki, adeta bana “kaç” diyordu.
Ama ben kaçmak yerine yaklaştım.
Ve ilk cümlesi geceyi özetledi:
“Sakın yavaşlama.”

İlk öpücük aniden geldi.
Hiçbir giriş, hazırlık yoktu.
Bir anda dudaklarımda, ellerim boynumda, göğüsleri göğsümdeydi.
Ve bu temasla birlikte odayı kasıp kavuracak gecemiz başlamış oldu.

O kadın…
Hiç durmuyordu.
Bir İstanbul escort’tan beklediğin profesyonel tavır yoktu.
Bu… bambaşkaydı.
Doğrudan içgüdüsel, ilkel ve ölçüsüzdü.

İlk birleşmemizde neredeyse nefes alamadım.
Öyle sıkı sarıldı, öyle vahşice hareket etti ki…
Beni sadece zevke değil, kendi dünyasına da çekti.
Ve o dünyada sınır yoktu.
Yatak başı çatırdadı, çarşaf yırtıldı, ben kendi sesimi duyamaz oldum.

İkinci birleşme daha farklıydı.
Bu kez üzerime çıktı, göz göze geldi.
Ve sadece bir cümle kurdu:
“Ben gece boyunca doymam. Sen hazır mısın?”
Hazır olup olmamak önemli değildi.
Çünkü bu kadın seni hazırlamadan alıyordu zaten.
Onunla birlikte olmak, bir şeyin içinde kaybolmak gibiydi.
İradenin, nabzının, zaman kavramının yok olduğu bir yer.

onun arzularının taşıyıcısı

Ben durmak istedikçe o yeniden başladı.
Duşa girdik, orada devam etti.
Odanın ortasındaki koltuğa oturtturdu beni, üzerine atladı.
Kendini sertçe itti, nefes nefese kaldı ama yine de devam etti.
“Daha bitmedi,” dedi.
“Beni adam yapan sensin bu gece.”

Ben bu sözleri unutamam.
Çünkü o gece ben hiçbir şeyi kontrol etmedim.
Benim görevim sadece onun arzularının taşıyıcısı olmaktı.
Bir İstanbul escort’un bu kadar diğer ateşli, bu kadar isteyici olması…
Kimi erkeği korkutur.
Ama beni kendine bağımlı yaptı.

Üçüncü defa yatağa uzandığımızda gözlerini kapattı ama uykudan değil.
Sadece o anı hissetmek için.
Yavaşça kulağıma fısıldadı:
“Ben sevişmem. Ben yaşarım. Bu gece sen de yaşadın.”

Sabah olduğunda onu çıplak şekilde pencere kenarında buldum.
Güneş omzuna vurmuş, dantel geceliği yere düşmüş…
Gülümseyerek bana döndü:
“Doydum. Ama sen bitmedin. Seni bir gün tekrar yiyeceğim.”

Şimdi bu satırları yazarken bile, ellerimde onun tırnak izlerini hissediyorum.
Sırtımda bıraktığı çizikler, o geceden bana kalan tek fiziksel hatıra değil.
Zihnime de kazındı o kadın.

Eğer İstanbul’da bir gecelik tatmin değil,
gerçek bir İstanbul escort ile kendini diğer kaybedeceğin, arzunun dibiyle yüzleşeceğin bir buluşma yaşamak istiyorsan…
Adres belli.

Ama uyarmalıyım:
Bu kadın seni doyurmaz.
Seni tüketir.
Ve sonra seni arzuladığı diğer gibi yeniden ister.