Sokak lambalarının cılız ışığında Esenyurt’un içinden geçen o yol, beni o geceye doğru sürüklüyordu. Bir şeyler değişmek üzereydi, bunu her hücremde hissediyordum. O akşam Selvi’yle tanışacağımı bilmiyordum tabii… Ama onu gördüğüm anda zaman durdu. Sanki çevredeki tüm sesler sustu, gözüm sadece ona odaklandı. Sade ama derin bir güzellik. Her adımıyla kendinden emin. Dudaklarının kenarında beliren o küçük gülümseme, gecenin rengi gibiydi: koyu, davetkar, gizemli.

Telefonuma gönderdiği konumu takip ederek ulaştım o apartmana. Dördüncü katta, eski ama temiz bir bina. Kapıyı açtığında ince bir parfüm kokusu karşıladı beni, ama burnuma ilk çarpan kokudan çok daha derin bir şey vardı: bir kadının sıcaklığı, sahiciliği, varlığı. Esenyurt escort ilanlarında adını sıkça gördüğüm Selvi’nin bizzat kendisiydi bu. Ama dijital fotoğrafların anlatamadığı bir şey vardı onda; bakışlarının içtenliği, teninin nefes alıyor gibi görünmesi… Yüzüne baktığımda içinde biraz kırılmışlık, biraz da fırtına taşıyan biriyle karşılaştım.

İçeri adımımı attığımda ayakkabılarımı çıkarmamı bile beklemeden ellerimden tuttu. “Sıcak mı geldin biraz? Camı açayım mı?” dedi. Bu kadar insanca sorulmuş bir soruya, o kadar dürüstçe “hayır, sen yeterince serinsin” dedim. Güldü. Gülümsemesi sıcaktı ama arkasında bir şeyler saklıydı. Masanın üzerinde açık duran kitap dikkatimi çekti. “Buket Uzuner mi okuyorsun?” dedim. Bir an duraksadı, sonra “Hikayeler beni rahatlatıyor, her karakterin içinde biraz kendimi arıyorum” dedi.

Escort Selvi İstanbul Escortu

O gece sadece vücuduna değil, ruhuna da temas ettim. Belki de beni en çok saran o oldu. Yatağa geçmeden önce kısa bir sessizlik oldu. Saçlarını toplarken aynaya baktı. Omzuna düşen bir tutam saçı düzeltti. “Bazen kendimi tanıyamıyorum,” dedi. Ardından bana döndü, bir adım attı ve fısıldadı: “Ama şimdi kim olduğumu unutmama yardım edebilirsin.”

Yatakta başladığımız dans, öyle sıradan bir haz oyunu değildi. Her dokunuşunda bir geçmişin izi, her öpüşte bir başka hikâyenin kokusu vardı. Selvi’nin vücudu, kelimelerden daha fazla şey anlatıyordu. Esenyurt’ta bir escortun taşıyabileceği tüm etiketlerin ötesindeydi o gece: Kadındı. İnsan’dı. Arzuydu.

Sırtüstü uzandığında göğsüne başımı koydum. Kalbinin atışlarını dinlerken, hayatın sadece hızla tüketilen anlardan ibaret olmadığını fark ettim. Selvi, o anı durduruyordu. Zamanın içinde bir boşluk yaratıyor, sadece bana değil, kendine de nefes alan bir yer açıyordu.

“Biliyor musun,” dedi sonra, “ben bazen sadece konuşmak için çağırılan biriyim. Ama sen sessizliğimi de dinliyorsun.”

O gece konuşmadan geçen her saniye, en yüksek sesle yankılanıyordu içimizde. Parmaklarım omuzlarına dolanırken, tırnaklarımın altında biriken tutkuyu hissettim. Boynuna dokunduğumda gözlerini kapattı ve iç geçirdi. “Devam et,” dedi, “ama acele etme.”

Yavaşlığı bir ritme dönüştürdük. Hız, kontrol değil; hislerin dürüstlüğüydü bizde. Bacakları belime dolanırken, göz göze geldiğimiz o an aklımda hâlâ net: “Hiç böyle bakmamıştım kimseye,” dedi. Ve ben de ilk defa bir gecelik bir kadının bana bu kadar uzun bir hikâye gibi geldiğini hissettim.

Sabah olduğunda ayrılık gibi bir şey yaşamadık. Selvi beni kapıya kadar geçirdi, ama vedalaşmadı. Sadece, “Yine gelirsen çayı ben demleyeceğim,” dedi. Bu cümle, o geceden geriye kalan en derin cümleydi.

Sonraki Günlerde

Esenyurt sokaklarında yürürken, hep onun adımlarını takip ettiğimi hissediyorum. Her köşe başında, her sokağın içinde, onun siluetini arar gibi oluyorum. “Esenyurt escort” kelimesi artık benim için sıradan bir arama terimi değil. Selvi’yle tanıştıktan sonra bu kelime, içinde insan taşıyan bir anlam kazandı. Arzunun, duygunun, sahiciliğin ve kırılganlığın buluştuğu bir isim gibi.

Belki bir daha karşılaşmayız. Belki her şey o geceyle sınırlı kaldı. Ama bir kadın, bir gecede bir adamın aklında bu kadar mı yer eder? Sadece cinselliğiyle değil; teninin sıcaklığıyla değil, sesiyle, kitap kapağının arasından düşen ayraçla, gözlerinin içindeki o sonsuzlukla…

Selvi bir escorttu, evet. Ama o gece benim için her şeyin ötesindeydi. Ve eğer bir gün yine Esenyurt sokaklarında kaybolursam, bu sadece bir kadını değil, o geceyi, o sessizliği ve o dokunuşları arıyor olacağım içindir.