Kapıyı açtığında ilk dikkatimi çeken şey parfümüydü.
Ne çok keskin, ne fazla tatlı…
Ama unutulmayan cinsten.
Yves Saint Laurent – Libre.
Ve üstünde…
Diz üstü kadife siyah bir elbise.
Topuklu ayakkabılar bile marka bağırıyordu.

“Benimle geçireceğin zaman,
Moda çekiminden farksız olacak,” dedi.
“Çünkü ben sıradan bir İstanbul escort değilim.
Ben yaşadığın en estetik arzu olacağım.”

The Stay’in camından dışarı bakarken
Bana şarap uzattı.
Ama bakışlarıyla bedenimi süzüyordu.
İzlenmek, hiç bu kadar…
Zevkli hissettirmemişti.

“Ben sadece dokunulmak istemem,.
“Hayran olunmak isterim.
Çünkü ben bu geceyi tasarladım.
Ve sen o tasarımın bir parçasısın artık.”

İlk temasımız, podyum gibi ilerledi.
Adım adım, yavaş…
Gösterişli ama hesaplı.
Her öpüşü sanki modaya uygun.
Ama gerçekti.
Islak, sıcak ve her milimetresi şehvetle dizayn.

İkinci sevişmede kendini yatağın ortasına attı.
Ama pozisyonunu bile değiştirmedi.
“Bak bana,” dedi.
“Bu geceyi sadece yaşama.
Beni seyret.
Çünkü ben… sanatım.”

Teninin altında bir ego yatıyordu,
Ama o ego çekiciliğinin ta kendisiydi.
Göz temasını hiç bozmadı.
Ve her orgazmda sanki alkış bekliyordu.

Üçüncüde tüm kontrolü elime bıraktı.
Ama bileğine taktığı Chanel bilekliği çıkarmadı.
“Bu benliğimin sembolü,” dedi.
“Ben hep şıklığımla arzulanırım.
Ama bu gece… sadece çıplak tenim değil,
İmajım da seni sarhoş etti.”

Sabah olduğunda banyodan çıktı.
Saçları düz, rimeli taze,
Rujunu tazeliyordu hâlâ.
“Gecemiz bitti ama izim kalacak,” dedi.

Çantasından bir kartvizit çıkardı:

“Moda tutkunu, sanat aşığı,
Ve sadece seçilmiş erkeklerle gecesini paylaşan
Gerçek bir İstanbul escort.”

Nişantaşı geceleri her zaman pahalıdır.
Ama o gece sadece para değil…
Hayranlık ve tutkuyla ödendi.

Eğer İstanbul’da…
Stil, lüks ve tensel hazzı tek diğer vücutta bulmak istiyorsan,
İstanbul escort, sana sadece sevişme…
Estetik bir baştan çıkarma deneyimi yaşatır.