Zorlu Center geceleri hep ışıltılıdır.
Ama o gece Raffles Hotel’in 18. katında perdeleri kapalı, ışıkları loş bir süitte yalnızca gözleri ışıldıyordu.

Kapıyı açtığında gülümsedi.
Ama o gülümsemenin içi boştu.
Profesyonel bir refleks gibi.
Benle göz göze gelmemeye çalıştı.
“İstanbul escort arıyordun. İşte geldim.”
Cümle bile otomatikti.
İçeri girdi.
Çantasını koltuğa bıraktı.
Sıradan, basit, düz.
Hiç konuşmadan banyoya girdi.
Geldiğinde saçları hala ıslaktı.
Ve üzerindeki siyah sabahlık,
Bana değil…
Kendine kapanıyordu.
“Konuşmak ister misin?” diye sordum.
“Gereksiz,” dedi.
“Duygu karıştırmaya gerek yok.”
Ama masanın üstüne bıraktığı kitap dikkatimi çekti:
Albert Camus – Yabancı
Aynı onun gibi…
Yabancıydı her şeye.
İlk temasımızda hiç kıpırdamadı.
Bedenini verdi ama ruhunu çekti.
Sarılmaya kalktığımda sırtını döndü.
“Yakınlık istemem. Temas, ama duygusuz,” dedi.
Ama her dokunuşumda,
Gözlerinden bir şeyler akıyordu.
Yavaş yavaş inşa ettiği kalenin içindeki kadın çatlıyordu.
İkinci turda beni durdurdu.
Oturdu.
Ve dedi ki:
“Neden böyle bakıyorsun?
Ben sadece bir İstanbul escort’um.
Yüzümde aşk arama.”
Ama sesindeki çatlak, gözyaşı gibiydi.
Ve ben sustum.
Yanına oturdum.
Elini tuttum.
Ve hiçbir şey yapmadım.
O anda…
Bağırdı.
Ama öfkeyle değil, çaresizlikle:
“Ben kimsenin kalbinde kalamam.
O yüzden tenime dokunmalarına izin veriyorum.
Çünkü o geçiyor.
Kalp geçmiyor.”
O gece üçüncü kez birleşmedik.
Yalnızca uzandık.
Saçlarını okşadım.
Gözleri doldu.
Ve sadece bir cümle kurdu:
“Sen farklıydın.
Ve bu geceden nefret edeceğim…
Çünkü bana bir geceliğine aşkı inandırdın.”
Sabah kalktığımda yoktu.
Ama yastığın altına bıraktığı not vardı:
“Bir İstanbul escort’un hissetmeye hakkı yok sanıyorlar.
Ama dün gece, biri bana hissettirdi.
Teşekkür ederim.
– Belki de hâlâ sevilebilirim.”
Eğer İstanbul’da sadece tensel değil,
Gerçek bir ruh temasını yaşayabileceğin,
Belki de bir geceliğine bile olsa aşkı yeniden tanımlayacak bir kadın arıyorsan…
Gerçek bir İstanbul escort, seni sadece yatağa değil,
kendi kalbine sokar.