İstanbul’un merkezine en yakın ama iç huzurunu en çok taşıyan semtlerinden biri Şişli. Radisson Blu’nun lobisinden asansörüne kadar her yerinde o sakinlik hissedilir.
Ama o gece…
Bir İstanbul gecesinin nasıl ters yüz olabileceğini gördüm.
Ve bunu sağlayan kadın, yalnızca güzelliğiyle değil, geçirdiği dönüşümle aklımı başımdan aldı.

Onunla tanıştığımda mesajlarında hep bir sıcaklık vardı.
“Umarım güzel bir gün geçirmişsindir.”
“Eğer kendini yalnız hissedersen, ben buradayım.”
Klasik cümlelerdi belki ama samimiyet taşıyordu.
Bu yüzden farklıydı.
Yalnızca bir İstanbul escort gibi değil, sanki uzun zamandır tanıdığım biri gibiydi.

Onu karşılamak için kapının önüne indiğimde, uzun bir palto giymişti.
Üzerinde ne vardı bilmiyordum.
Ama saçları dağınık, yüzünde doğal bir tebessüm vardı.
“Elin soğuk,” dedim tokalaşırken.
“Biraz heyecanlandım,” dedi.

İşte o cümleyle başladı her şey.
Kendimi değerli hissetmiştim.
Bir escorttan daha fazlası gibiydi.
Ve bu his beni ona çekti.

Odaya çıktık.
İlk olarak pencereyi açtı.
“Denizi göremiyoruz ama yıldızlar yeter,” dedi.
Koltukta oturduk.
Kahve söyledik.
Müzik açtık.
Konuşmalar yumuşak, hafif…
Ama içten.
Kendinden bahsetti biraz.
Ben dinledim.
Sonra bana sokuldu.
Başını omzuma yasladı.

“Beni gerçekten istiyor musun, yoksa sadece bir gecelik misin?”

Bu soruyu sorduğunda içimden geçen tek şey onu kaybetmemekti.
Evet, bir geceydi ama böyle bir gece kolay bulunmuyordu.
Ve sonra…
Hiçbir şey söylemeden yüzüme yaklaştı.
İlk öpücük…
Yavaş ama tutkuyla atılmış bir kıvılcımdı.

Ve ardından bir dönüşüm başladı.
Koltuktan yatağa geçtiğimizde, o duygusal kadın artık yerinde.
Palto yere düşerken altındaki iç çamaşırı ortaya çıktı.
Kırmızı saten, derin kesim…
Gözleri artık başka bakıyordu.

Sırtıma yaslandı, kulaklarıma fısıldadı:
“Beni başta yumuşak tanıdın ama asıl ben şimdi başlıyorum.”

Ve sonra gecenin akışı tamamen değişti.
Beni yatağa itti.
Üzerime çıktı.
Birdenbire ritim.
Dudaklarını sertçe bastırdı.
Boynumu dişledi.
Ellerini saçlarıma doladı.

İlk birleşmemiz o yumuşaklığın ardından gelen bir fırtına gibiydi.
Sakin başlayan gece, şehvet tufanına dönüştü.
Beni bastırdı.
Yatakta deli gibi dönüp durduk.
Sadece beden değil, ruh da.

İkinci kez olduğunda artık içimizde hiçbir sınır kalmamıştı.
“O anı yaşa,” dedi.
“Düşünme. Plan yapma. Sadece bırak.”

Ve bıraktım.

Sabah uyanırken, saçları dağılmış, üzerimizde yorgan yarım…
Gülümsedi.
“Çok konuştuğuma bakma. Aslında ben biraz deliyim,” dedi.
“İstanbul escort yazınca beni bulman şanstı ama şimdi seni ben bulacağım.”

Evet…
O geceyi hâlâ anımsıyorum.
Çünkü ilk defa bir kadın iki farklı karakterle geldi:
İlki içten, ikincisi içgüdüsel.
İlki sarıldı, ikincisi parçaladı.

Ve eğer sen de İstanbul’da yalnızca sevişmek değil, bir kadının içindeki tüm yönleri keşfetmek istiyorsan…
Gerçek bir İstanbul escort seni hem sarar… hem sarsar.