Kuruçeşme sahilinde, Boğaz’a paralel ilerlerken Mandarin Oriental’a yaklaştığım her adımda, içimdeki o tarif edilemez kıpırtı daha da belirginleşiyordu.
Sadece bir buluşmaya gitmiyordum.
Ben o gece, hayatımda hissettiğim en seksi, en çılgın, en unutulmaz deneyimi yaşamaya gidiyordum.
Ve bu deneyimin başrolünde bir İstanbul escort vardı…
Ama o gece, o kadını sadece bir escort olarak tanımlamak yetersiz kalacaktı.
Çünkü o, arzunun tanımıydı.

Daha lobideyken otelin lüksü bile onu anlatmaya yetmezdi.
Her köşesi mermer, her detayı ihtişamla bezeli bir yapının içindeydim ama aklımda sadece bir şey vardı:
Onun vücudu.
Yumuşak dudakları, ince bel kıvrımı ve kalçalarının her adımda titreyişini daha görmeden hissediyordum.
Çünkü mesajlarında zaten çıplaktı o kadın.
Kelimelerle soyunmuştu bana.
“Asansöre bin, 604’e gel. Kapıyı çalmana gerek yok. Açık.”
Bu kadar netti.
Bu kadar kararlı.
Ve ben, itaat etmekten başka hiçbir şey istemiyordum.
Kapıyı açtım.
İçeri girdiğimde ilk gördüğüm şey onun sırtıydı.
Pencereden Boğaz’a bakıyordu.
Üzerinde sadece transparan bir iç çamaşırı.
Göğüsleri neredeyse açıkta, poposunu tamamen saran siyah dantel bir tanga.
Gözlerimi kaçırmak istedim.
Ama mümkün.
Dönüp yüzüme baktığında…
O gülüş…
Davet değil, tehdit gibiydi.
“İstanbul escort” denince insanların aklına gelen tüm kalıpları parçalayan bir o.
Çünkü sadece seksi.
Seksin ta kendisiydi.
Bir şey söylemedi.
Sadece parmağıyla yatağı gösterdi.
Ben henüz üzerimdekileri çıkarmaya başlamadan yanımdaydı.
Diz çöküp kemerimi çözdü.
Dudaklarıyla tenime ilk dokunuşunda bacaklarımın titrediğini hissettim.
Daha ilk dakikada, içimdeki tüm direnci alıp götürdü.
O gece yaşadıklarımızı sayılarla anlatamam.
Ama sana şunu söyleyebilirim:
Üç kez boşaldım.
Dört kez onun tenini yaladım.
Beş kez “Dur artık” dedim.
Ama o durmadı.
Çünkü o gece onun değil, arzunun kontrolündeydik.
Bir İstanbul escort ile en uç, en fantezi dolu gece.
Zaman zaman bana emir verdi,
Zaman zaman başucumda diz çöküp beni izledi.
“Ne kadar dayanıklısın bakalım?” diye fısıldadığı o an…
İçimdeki tüm kontrolleri kaybettim.
O anlarda öyle şeyler yaşadık ki…
Yatağın sadece bir köşesi değil, pencere önü, banyo mermeri, hatta odanın orta yerindeki deri koltuk bile bizim oyun alanımızdı.
Dizlerim yere sürtündü, parmaklarım bedenine , boynuma dişlerini geçirdiğinde acıyı bile sevdim.
Sabaha karşı, terlemiş, bitkin ve hâlâ aç halde yatağa düştüğümüzde bana döndü:
“İstanbul’da çok erkek var.
Ama içindeki hayvanı serbest cesarette olan az.
Sen bunu hak ettin.”
Ve o anda anladım…
Ben sadece sevişmemiştim.
Ben diz çökmüştüm.
Bir İstanbul escort’un önünde, irademe bile veda etmiştim.
O kadın sadece bir gecelik kaçamak değil, bir bağımlılık sebebiydi.
Teninin kokusu, fısıltısındaki ahenk, tırnaklarındaki iz…
Her biri birer damga gibiydi üzerimde.
Ve bu şehirde daha önce birçok kadın olsam da…
Hiçbiri bana “erkeğim” dememişti gözleriyle.
Şimdi bu satırları okuyan sen…
Eğer gerçek bir İstanbul escort deneyimi yaşamak istiyorsan,
Ama öylesine değil,
Vücudunun sınırlarını zorlayacak, sana kim olduğunu hatırlatacak bir gece istiyorsan…
Mandarin Oriental’da o seni bekliyor.
Ama dikkat et…
Bu kadın seni sadece tatmin etmeyecek.
Seni kendi karanlığına bağlayacak.
Ve bir daha başka hiçbir kadının sıcaklığı yeterli gelmeyecek.