“Benimle geçirdiğin gece için kurallarım var,” dedi.
İçeri girer girmez bana uzattığı kâğıtta yazıyordu:
- İlk teması o başlatır.
- Asla soyunmadan önce öpüşülmez.
- Göz teması sınırlıdır.
- Sessizlik, arzudan önce gelir.
Ben sadece gülümsedim.
Ama o ciddiydi.
Gerçek bir İstanbul escort olarak, kendine çizdiği sınırlar vardı.
Ve ilk on dakikada…
Beni yalnızca bakışlarıyla etkiledi.
Koltukta oturup bana doğru yürürken,
Yavaşça topuklarını çıkardı.
Ama elbisesini çıkarmadı.
Sadece yaklaştı ve saçlarımı okşadı.
“Yaklaştın,” dedi.
“Ama hâlâ bana dokunamadın.”
İlk temas ondan geldi.
Parmak uçlarıyla boynumdan göğsüme doğru indi.
Ama orada durdu.
Ve fısıldadı:
“Kurallar arzuyu büyütür.
Ama sen…
Arzunun kendisi gibisin.”
İkinci turda, her şey değişmeye başladı.
Gözleri artık kaçmıyordu.
Ellerini benimkine bıraktı.
Ve sonra şöyle dedi:
“Bu geceye ait her şey planlıydı.
Ama senin dokunuşların…
Beni bile bana unutturuyor.”
Yatağın içinde artık hiçbir kural yoktu.
Çünkü o kâğıdı yırtmıştı.
Ve şöyle bağırmıştı:
“Kendim için çizdiğim sınırlar,
Seninle tanıştığında hükümsüz kaldı!”
Her temas, her diğer pozisyon,
Sanki zincirlerinden kurtulmuş bir kadın gibiydi.
O artık bir escort değildi,
O geceye ait tüm tanımları altüst eden bir fırtınaydı.
Üçüncüde beni bastırdı.
Sırtımı duvara yasladı.
Ve öyle bir inledi ki…
Sanki yıllardır içinde tuttuğu tüm arzuyu
O an, benimle birlikte boşaltıyordu.
Sabah…
Yatağın kenarında saçları dağınık, vücudu hâlâ terli,
Ama gözleri huzurla doluydu.
“Kuralları olan bir İstanbul escort’tum.
Ama bu gece beni kuralsız yapan sendin.
Unutma, bazı kadınlar diğer sadece sevişmez…
Kendini kaybeder.
Ve o kadına yalnızca bir kez rastlarsın.”
Conrad gecesi, benim için sadece bir deneyim değil…
Bir devrimdi.
İstanbul’da eğer tüm kuralları yerle bir edecek bir gece,
bir İstanbul escort, seni sadece bedeninle değil…
Tüm kimliğinle baştan çıkarır.